Rakka’da cehennemi yaşayanlar anlattı: IŞİD gözdağı vermek için geyleri çatıdan atıyor

Irak ve Suriye’de terör estiren IŞİD, önceki gün bir eşcinseli daha yüksek bir binanın tepesinden atarak öldürdü. Bu durum akıllara bir kez daha IŞİD militanlarının geyleri neden çatıdan attığı sorusunu getirdi. Rakka’da yaşayan yurttaş gazeteci ve bir eşcinsel bu ‘öldürme yöntemi‘nin arkasındaki nedenleri anlattı.

Rakka’da cehennemi yaşayanlar anlattı: IŞİD gözdağı vermek için geyleri çatıdan atıyor

Rehineleri daha çok kafasını keserek, yakarak ya da kurşuna dizerek katleden IŞİD militanları, eşcinselleriyse çatılardan atarak öldürüyor, ölmeyenleriyse taşlatıyor.

Öyle ki şu ana kadar Suriye’de bilinen en az yedi eşcinsel genç, IŞİD vahşetinin kurbanı oldu. Son olarak önceki gün Rakka’da elleri, ayakları ve gözleri bağlanan bir genç, önce binadan atıldı daha sonra da cesedi aşağıdaki kalabalık tarafından taşlandı.

Diken’den Elmas Topcu’nun sorularını yanıtlayan ilahiyatçı Ednan Aslan, İslam’ın bütün mezheplerine göre eşcinsellerin öldürülmesinin ‘dinin gereği‘ olduğuna dikkat çekmiş, “Ancak bir fark var. Hadis kitaplarında ‘Dağdan atın’ diyor. Rakka’da dağ olmadığı için de yüksek binadan atıyor, duvarı üzerine yıkıyorlar. Bunların hepsi fıkıh kitaplarında, aktüel fıkıh kitaplarında da var” demişti.

Suriye’nin Rakka kentinde hayatlarını tehlikeye atarak habercilik yapan ve IŞİD vahşetini anlatan ‘Rakka Sessizce Katlediliyor‘ (Raqqa is being slaughtered silently) grubundan Abu Muhammed de IŞİD’in bunu hem gövde gösterisi için hem de radikal İslam’ın bir yorumu olarak yaptığını belirtti.

‘Bakın sonunuz böyle olur’ diyorlar

‘Bakın sonunuz böyle olur’ diyorlar

Ednan Aslan’la benzer açıklamalarda bulunan Abu Muhammed,“Kendi inandıkları şeriat kanunlarına göre eşcinselleri şehirdeki en yüksek yerden atıyorlar, aşağıda toplanan kalabalığa da cesetleri taşlatıyorlar. Bunu bir anlamda IŞİD’in kontrol ettiği bölgedeki eşcinsellere gözdağı vermek için de yapıyorlar. ‘Bakın sizi yakalarsak sonunuz bu olur’ demek istiyorlar” diye konuştu.

‘IŞİD’in içinde eşcinseller olduğunu biliyoruz’

IŞİD’in bu denli güce kavuşmadan önce tanıdığı bazı eşcinsellerin şu anda IŞİD militanı olduğunu da dile getiren Muhammed,“IŞİD’in içinde de geyler olduğunu biliyoruz. Ancak tabii ki bunu başarılı bir şekilde gizliyorlar. Çünkü onlara yapılacak işkence, diğerlerine yaptıklarından çok daha ağır olacaktır”ifadelerini kullandı.

‘Cehennem gibi…’

‘Cehennem gibi…’

Eşcinsellerin sıkça kullandığı bir arkadaşlık sitesinde tanıştığımız Rakka’da yaşayan I.A.Y. ise bu dünyada ‘cehennemi‘ yaşadığını ifade ederken, “Her ne kadar gizli olsam da bu sitede konuşurken bile beni bulurlar diye korkuyorum. Ailem burada olduğu için bırakıp gidemiyorum ama eşcinsellere neler yapıldığını görüyoruz. Bu sadece onların size gösterdikleri, dahası da var… Sokak ortasında da öldürüyorlar” diye konuştu.

‘Çatıdan atılmaktansa yalnız kalırım’

29 yaşındaki I.A.Y. IŞİD’den önce de hayatın ‘güllük gülistanlık‘ olmadığını söylerken, “Ancak şu anda hepimiz dev bir hapishanede gibiyiz. Tanıdığım bir iki eşcinsel arkadaşım vardı, belki bir şekilde anlaşılır diye onlarla bile görüşmüyorum artık. Bir çatıdan atılmak istemiyorum. Yalnızlık öldürmüyor” diyerek çaresizliğini dile getirdi.

Source : diken.com.tr

 

 

media activist from the city of Raqqa, student at the Faculty of Law at the University of the Euphrates. Director of the Media Office of Raqqa, founding member of "Raqqa is Being Slaughtered Silently", founding member of the documentary project of "Sound and Picture". I work in documenting violations committed by Assad's regime and ISIS group and extremist organizations inside the city of Raqqa, as I work in programming, design and visual media. I hold a certificate of coach in digital security, and a certificate of journalist coach, and a certificate in documenting violations against human rights, and a certificate in electronic advocacy. I underwent a training under the supervision of "Cyber-Arabs" in collaboration with the Institute for War and Peace "IWPR", about the management of electronic websites and leadership of advocacy campaigns, and a training of press photography under the supervision of the photojournalist "Peter Hove Olesen".